KİTABU’L-İSTİKRADİ
VE EDAİ’D-DEYNİ VE’L-HACRİ VE’T-TEFLİS
باب: من
اشترى بالدين
وليس عنده
ثمنه، أو ليس بحضرته.
1. MAL BEDELİ KENDİSİNDE BULUNMAYAN VEYA BULUNDUĞU HALDE YANINDA
HAZIR OLMAYAN KİMSENİN BORÇLA BİR MAL SATIN ALMASI
حدثنا
محمد: أخبرنا
جرير، عن
المغيرة، عن
الشعبي، عن
جابر ابن عبد
الله رضي الله
عنهما قال: غزوت
مع النبي صلى
الله عليه
وسلم، قال:
(كيف ترى
بعيرك،
أتبيعينه).
قلت: نعم،
فبعته إياه، فلما
قدم المدينة،
غدوت إليه
بالبعير،
فأعطاني ثمنه.
[-2385-] Cabir İbn Abdullah r.a. şöyle anlatır: Resulullah ile birlikte
bulunduğum bir gazvede idim. Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem bana, "Deveni
satmaya ne dersin?" buyurdu. Ben de, "Evet" diyerek ona sattım.
Medine'ye vardığı zaman deveyi ona götürdüm, o da bana bedelini verdi.
حدثنا
معلى بن أسد:
حدثنا عبد
الواحد: حدثنا
الأعمش قال:
تذاكرنا عند
إبراهيم
الرهن في السلم،
فقال: حدثني
الأسود، عن
عائشة رضي
الله عنها: أن
النبي صلى
الله عليه
وسلم اشترى
طعاما من يهودي
إلى أجل،
ورهنه درعا من
حديد.
[-2386-] Aişe r.anha şöyle demiştir: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem
bir yahudiden vadeli olarak bir miktar yiyecek maddesi satın almış, demir
zırhını ona rehin olarak vermiştir.
AÇIKLAMA: Başlıkta sözü edilen işlem caizdir. Hz. Aişe'nin
rivayet ettiği hadiste, Hz. Nebi yahudiden bir miktar yiyecek maddesini,
ödeyecek parası bulunmadığı halde satın almıştır.
İbnü'l-Müneyyir şöyle demiştir: Bu hadisin delalet ettiği bir şey
de şudur: Eğer Hz. Nebide aldığı malın bedeli bulunmuş olsaydı bunu
geciktirmez, peşin öderdi. Yiyecek maddesinin bedelinde de, eğer bedeli elinde
olsa idi, bunu, zimmetinde bir borç olarak bekletmezdi. Çünkü bilindiği üzere
Resulullah'ın adeti, yapılması gereken bir şey varsa hemen yapması idi.
باب: من
أخذ أموال
الناس يريد
أداءها أو
إتلافها.
2. İNSANLARIN MALINI ÖDEME VEYA TELEF ETME NİYETİYLE ALMAK
حدثنا
عبد العزيز بن
عبد الله
الأويسي:
حدثنا سليمان
بن بلال، عن
ثور بن زيد،
عن أبي الغيث،
عن أبي هريرة
رضي الله عنه، عن النبي
صلى الله عليه
وسلم قال: (من
أخذ أموال
الناس يريد
أداءها أدى
الله عنه، ومن
أخذ يريد
إتلافها
أتلفه الله).
[-2387-] Ebu Hureyre r.a.'in rivayet ettiğine göre Resulullah Sallallahu
Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "İnsanlann malını ödeme niyetiyle alan
kimseye Allah (borcunu) ödettirir.
Telef etmek (ödememek) niyetiyle alan kimsenin malını ise telef
ettirir."
AÇIKLAMA: İbn Mace, İbn Hibban ve Hakim'in Hz. Meymune'den
(r.anha) naklettiği hadis şöyledir: "Ödeme niyetiyle borca girer. kimsenin
bu durumunu Allah bilir ve ona borcunu dünyada iken ödettirir."
Hadisten ilk bakışta anlaşılan anlam ile, gizli malları bulunan
borçlu bir kimsenin, ödeme niyetine sahip olduğu halde ani bir ölümle karşı
karşıya geldiği veya herhangi bir kusuru bulunmadan ödeme gücünü kaybettiği
için dünyada iken borcunu ödemeden hayatını yitirmesi meselesi örtüşmemektedir.
Bu durumda Meymline hadisinin, genellikle geçerli olan durumla
ilgili olduğunu söylemek gerekir. Yukarıdaki meselede kişinin herhangi bir
sorumluluğu yoktur. Oysa ödeme niyeti olmayan kişinin sevaplarından alınıp
alacaklıya verilecektir. Hatta ödeme niyetiyle alan kimsenin borcuna Allah
kefil olmaktadır. Yukarıdaki hadis bunu göstermektedir. İbn Abdüsselam bu
görüşe karşı çıkmaktadır. Allah (c.c) en iyisini bilir.
İlk anlaşılan manaya (zahir) göre, Allah ödeme niyeti bulunmayan
kimsenin malını o kimse hayatta iken dünyada telef ettirecektir. Bu haber,
Nebilik alameti sayılan bilgilerden biridir. Çünkü biz, gerçek hayattaki
durumun, aynen hadiste anlatıldığı gibi gerçekleştiğini müşahede etmekteyiz.
Bir görüşe göre, telef ile, ahirette verilecek azap kasdedilmiştir.
İbn Battal şöyle demiştir: "Hadis, insanların malını
almamaya eğer bir borçlanma gerçekleşmiş ise de, güzel bir şekilde ödemeye
teşvik etmektedir. İşlenen suçun cezası, bazen suç ile aynı cinsten
olabilir."
Davudi şöyle demiştir: "Borçlu bir kimse, köle azat edemez,
sadaka veremez. Eğer yaparsa yaptığı tasarruf1ar iptal edilir."
Hadis, iyi niyetli olmayı teşvik etmekte, kötü niyetli olmaktan
da sakındırmaktadır. Ameller, niyetiere göre değerlendirilir.